Ders İçeriği
Farkındalık kampanyaları, halkla ilişkiler kampanyaları ile benzer bir sürece sahiptir ve genel itibariyle şu aşamalardan oluşmaktadır:
Farkındalık yaratmak, belirli bir amaç veya hedef doğrultusunda, insanların tutumlarını, davranışlarını ve inançlarını etkilemek için yapılan, bir konu ya da soruna dair insanları bilgilendirme ve eğitme amacı taşıyan eylemdir (Sayers, 2006, s. 10). Kimi zaman toplum için olumlu olan, fayda sağlayan konular ya da faaliyetlerle ilgili farkındalık yaratmak gerekirken, kimi zaman da genel olarak toplum düzenini bozan, toplumsal sağlığı etkileyen, dolayısıyla da toplum için olumsuz olarak nitelendirilebilecek sorunlar için farkındalık yaratmak gerekir.
Farkındalık kampanyalarının kapsamı şu şekilde özetlenebilir (Kadıoğlu, 2008, s. 228):
Farkındalığı arttırmak için yaygın olarak kullanılan yaklaşımlar ve teknikler şunlardır (Sayers, 2006, s. 17,18):
Farkındalık kampanyalarında mevcut duruma, koşullara ve kuruma etki eden tüm iç ve dış faktörleri enine boyuna incelemenin ilk adımını durum analizi oluşturmaktadır. Durum analizi temel olarak; içinde bulunulan mevcut duruma içeriden ya da dışarıdan etki eden her türlü faktöre dair verilerin toplanması ve bu verilerin sistematik olarak analiz edilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Analiz, bir sorunun henüz başlangıç aşamasında doğru sorular sorma yeteneğini ifade etmektedir (Başok Yurdakul ve Coşkun, 2008).
Bir farkındalık kampanyasının durum analizi kısmı altı aşamalı olarak ele alınmıştır. Bu aşamaları şu şekilde sıralayabiliriz:
Araştırma süreci en genel anlamda, belirli bir konuyla ilgili sonuçlara ulaşmak amacıyla verilerin toplanmasını ve bu amaçla yapılan her türlü sistematik çalışmayı içeren inceleme olarak tanımlanabilir. Araştırma süreci, durum analizinin başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Durum analizinin her adımı önemli olmakla birlikte, diğer tüm aşamaların araştırma aşamasında edinilen bilgiler üzerine inşa edilmesi bakımından, bu aşama ayrı bir öneme sahiptir.
Araştırma süreci; verilerin toplanması, analizi ve yorumlanması olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. Araştırmanın ilk ve görece en maliyetli aşaması verilerin toplanması aşamasıdır. Araştırma sürecinde temel olarak verilerin elde edilebileceği iki kaynak bulunmaktadır. Literatürde bu kaynaklar birincil ve ikincil kaynaklar olarak adlandırılmaktadır. Birincil kaynak; incelenmekte olan olayın gerçek tanığı tarafından bizzat elde edilen verilerden oluşmaktadır. İkincil kaynak ise; daha önce farklı araştırmacılar tarafından, benzer ya da farklı amaçlar için ortaya konulmuş ve yayınlanmış verilerden oluşmaktadır.
Verilerin toplanmasından sonraki aşama ise verilerin analiz edilmesidir. Analiz nasıl yapılırsa yapılsın, araştırmacılar kendi analitik işlem ve süreçlerini mümkün olduğunca tam ve dürüstçe izlemeli ve rapor etmelidir. Bu süreçte tüm kaynaklardan elde edilen veriler araştırma amaçları çerçevesinde düzenlenmeli, kampanyanın amacına hizmet etmeyen gereksiz veriler ayırt edilmeli ve kampanya amaçlarına hizmet eden verilerin özü titizlikle rapor edilmelidir (Patton, 2014, s.432-434).
Araştırmanın son aşaması ise verilerin yorumlanması aşamasıdır. Bu süreçte veriler, araştırma amaçları çerçevesinde yorumlanmalıdır. Verilerin eksik veya yanlış yorumlanması toplanan tüm verileri anlamsız kılabileceğinden, araştırmacı bu süreçte olabildiğince dikkatli davranmalıdır. Hatta, bu süreçte gerekiyorsa bir uzmandan yardım alınmalıdır.
Durum analizinin, ikinci aşaması kurum analizidir. Kurum analizi; kampanyayı yürütecek olan kurumun iç ve dış yapısının, güçlü ve zayıf yönlerinin, tarihsel gelişim sürecinin, alt yapısının, kurum kültürü ve imajının, kurumsal kimliğinin, vizyonu ve misyonunun, yönetim politikasının, kurumsal hedeflerinin, önceliklerinin ve daha önceki iletişim faaliyetlerinin ve uygulamalarının analizini içermektedir (Gregory, 2010, s.58). Bir diğer deyişle kurum analizi, kampanyayı yürütecek kurumun tüm yönleriyle mercek altına alınmasıdır.
Bu bağlamda, kurumun mevcut durumunun ve geçmişteki pozisyonunun ortaya çıkarılabilmesi için şu soruların cevaplanması gerekmektedir:
Paydaş, en genel tanımıyla, belirli amaçlar çerçevesinde bir organizasyon ya da kurumla iş birliği içerisinde bulunan, organizasyon ya da kurumun faaliyetlerinden, politikalarından ve gerçekleştirdiği uygulamalardan etkilenen veya kurumun politikalarına, hedeflerine ve uygulamalarına etki eden kişiler, gruplar, kurum ve kuruluşlardır.
Paydaşlar geniş bir gruptan oluştuğu ve kampanyaya farklı boyutlarda ve düzeylerde etki ettiği için kategorize edilmeleri gerekmektedir. Paydaşlar genel olarak iç ve dış paydaşlar olarak ikiye ayrılmaktadır.
Paydaş analizi;
Hedef kitle genel itibariyle, oluşturulan kampanya mesajlarının ulaşmasının amaçlandığı, kampanya ile etkilenmesi hedeflenen kişiler, topluluklar ya da gruplardır. Afet farkındalık kampanyalarını bir halkla ilişkiler faaliyeti olarak ele aldığımızda ise hedef kitle, kampanya faaliyetlerinin muhatabı olan ve bu faaliyetler sonucunda kendilerinden eylem ve düşünce değişimi beklenen kişiler ya da gruplar olarak tanımlanabilir (Kocabaş, Elden ve Yurdakul, 1999, s. 77) Hedef kitle, yapılacak olan kampanya türüne göre değişkenlik gösterir.
Hedef kitleyi belirlemek bir yandan elzem, bir yandan da zor bir karardır. Çünkü hedef kitlenin belirlenmesinde birçok etken söz konusu olabilir.
Hedef kitleyi belirlemeyi etkileyen faktörler şu şekilde sıralanabilir (Aydede, 2007, s. 106, 107):
Hedef kitle ilk olarak demografik özellikleri kapsamında analiz edilir ve değerlendirilir. Demografik analiz; hedef kitlenin cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve gelir düzeyi gibi demografik özellikleri çerçevesinde gerçekleştirilir.
Demografik analiz önemlidir, çünkü hedef kitlenin kim olduğuna dair bir çerçeve çizilmesini sağlar. Demografik analiz ile yapılması planlanan farkındalık kampanyasının hangi cinsiyet grubuna, hangi yaş grubuna, hangi eğitim seviyesine ve hangi gelir düzeyine ait insanları hedeflemesi ve etkilemesi gerektiğine karar verilir. Demografik analizle, kampanya kapsamında belirlenecek olan mesajlar ve bu mesajların hedef kitleye iletileceği iletişim kanalları da kabaca belirlenmiş olur.
Demografik analizden sonra, kampanyanın tasarımlanması aşamasında hedef kitlenin davranışlarını belirleyen psikolojik etmenlerin de göz önünde bulundurulması gerekir. Özellikle günümüz dünyasında, sadece demografik özelliklere bağlı bir hedef kitle tanımlaması yeterli değildir. Bireyin psikolojik özelliklerinin, tutumlarının, algılarının ve inançlarının da dikkate alınması ve hedef kitle tanımlanmasına dahil edilmesi gerekir. Hedef kitlenin psikolojik analizi şu etmenler dikkate alınarak gerçekleştirilir (Taşçıoğlu, 2016, s.75, 76):
İnsan, hayatını tek başına değil, birçok farklı ortamda, birçok farklı kişi ya da kişilerle bir arada sürdürür. Dolayısıyla, insan sadece demografik ve psikolojik özellikleri olan bir canlı değil; aile, iş ve arkadaş ortamı gibi sosyal faktörlerin etkisi altında yaşayan, sosyal bir varlıktır. Bu nedenle, başarılı bir kampanya için, kampanyanın hedef kitlesinin belirlenmesi ve analiz edilmesi aşamasında, demografik ve psikolojik analizlerin yanında sosyolojik bir analizin de gerçekleştirilmesi gerekir.
Sosyolojik analiz kapsamında ele alınması gereken faktörler şunlardır (Taşçıoğlu, 2016, s.76, 77):
PESTEL analizi; bir ülkede ya da belirli bir bölgede, hazırlanan kampanyaya ya da kampanyayı yürüten kuruma etki etme ihtimali olan ya da etki edeceği düşünülen politik (political), ekonomik (economic), sosyal (social), teknolojik (technological), çevresel (environmental) ve yasal (legal) faktörlerin analiz edilmesidir. Bu faktörlerin büyük çoğunluğu, kampanya uygulayıcılarının üzerinde kontrol sahibi olamadığı, ancak kampanyayı etkileyebilme ihtimali olan faktörlerdir.
Automated page speed optimizations for fast site performance